Köklerden Gelen Geleneklerimiz

Hıdırellez: Baharın Gelişi ve Geleneklerimiz

hıdırellez

Hıdırellez, Türk ve Balkan kültürlerinde baharın gelişini müjdeleyen, bereket ve yenilenmeyi simgeleyen özel bir zamandır. Çocukluğumda bu gelenekle tanıştım. Çoğu çocukta olduğu gibi dilemek, istemek ve çizmek çok sevdiğim aktivitelerdi. Küçükken özel bir günde heyecanla bunu yaparken sihirli bir şeyler yaptığımı biliyordum. Düşünüyordum da küçükken dileklerimi çizerken, kağıdı katlarken, keseye koyarken hissettiklerim çok coşkulu ve büyülüydü. Dileklerimi okuyacaklar ve gerçekleştirecekler diye mükemmel bir şekilde çizmek, yazmak isterdim. O zamanlar son dakikaya kalırdı çünkü sosyal medya yoktu ve günün geldiğini anlamazdık. Kaçırdığımız seneler üzüldüğümü hatırlıyorum. Komşulardan, tanıdıklardan duyardık ve hep ezan saatine az kalmış olurdu. Sonra, “Hıdırellez bu günmüş” diye hızlıca beyaz bir kağıda dileklerimizi, umutlarımızı çizip, ezan okunmadan önce koşarak gül fidanına gidip dileklerimizi bırakıverirdik. Bu durum da bu anıyı bende daha heyecanlı kılıyordu. Sabaha kadar, “Acaba dileklerime ne oldu?” diye merakla uyanıp, almayı beklerdim. Tüm yıl dileklerimin olduğunu hayal ederdim. Herkesin Hıdırellez günü bu ritüeli yaptığını düşünürdüm. Büyüdüğümde biz buna inanmıyoruz diyen ya da hiç yapmadım diyen arkadaşlarımla tanıştım. Benim için kaçırılmaması gereken büyülü bir zamandı, tıpkı hilalay görmek gibi…Sihirli kapılar açılıyor, şükrediyoruz ve istiyoruz. Güzel kalbinle umutlarını, niyetleri söylüyorsun ve sonra bolluk ve bereketle mucizeler oluyor.

Köklerimi düşündüğümde, Balkanların birçok toprağında yaşayan atalarımdan bugüne ulaşan bilinci büyüdükçe daha çok hissediyorum. Bu bilinç belki beni doğayı hissettiren bu tür ritüellere yakınlaştıran şey. Büyük şehirde yaşamaya çalışırken kaybolduğumda, bu tür geleneklerle kendimi daha güçlü ve iyi hissediyorum. Küçükken, “Çingene, senin ataların!” denildiğinde, bu içimde kötü bir algı yaratırdı. Ancak zamanla, bu Gipsy kültürünün aslında doğayla, sezgileriyle ne kadar da bütün ve umutlu, ışık dolu yaşadığını fark ediyorum.

Düşündüm de manifestleme işini küçükken ne kadar güzel yaparmışım. Büyük şehirlere göçle birlikte doğadan uzaklaşıp bu gibi çoğu şamanik gelenekleri unutmuş olduk. Şanlıyım ki hıdırellez için dileklerimi yazdığım anılarım benimle… Güzel dileklerin, istemenin, gerçek sihir olduğunu öğrendiğim. Bugün ne değişti diye düşündüm. Çocukken olduğum kadar çoşkulu dileyemiyorum, isteyemiyorum sanki. Bunu çevremdeki çoğu kişide de görüyorum. Deneyimlerimiz, korkularımız, büyük şehirdeki güvensizlik, umutsuzluk ve haberler bizi negatif bir bulutla kaplıyor. Kullandığımız kelimeleri, içimizdeki ışığı karartıyor. Umudumuzu elimizden alıyor sanki. Yaşarken hayatın sihirli olduğunu ve gönülden istediğimizde, doğayı okuduğumuzda mucizelerini bize sonsuz kez sunacağını unutuyoruz. Böyle zamanlar iyi ki var. Bu gelenekler iyi ki var. Unuttuklarımızı hatırlatıyorlar.


Ederlezi ve Hıdırellez’in Bütünleşen Hikayesi

Romanya vatandaşlığı için Romence öğrenmeye başladığımda bu türkünün anlamını öğrendim. Dinleyince tüylerimi diken diken eden bu Balkan türküsü Ederlezi, Hıdırellez anlamına geliyor. Bu şarkıyı dinlerken Gipsy kültürünün derinliğini, baharın taze enerjisini ve umut dolu bir yarının müjdesini coşkuyla hissediyorum. Bu yazımı yazarken de açtım, tekrar tekrar dinliyorum.

Balkanlar’da, özellikle Rumeli Türkleri, Boşnaklar, Arnavutlar ve Romanlar arasında Hıdırellez “Ederlezi” ismiyle kutlanıyor. Goran Bregović’in meşhur ettiği ve “Çingeneler Zamanı” filminde kullanılan bu türkü, aslında Roman halkına ait anonim bir ezgi. Baharın gelişi, doğanın uyanışı, insanların birbirine umut dilemesi bu müziğin özünde var. Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştuğuna inanılan bu özel günde, dileklerin kabulüne dair derin bir inanç var.

Balkan göçmeni bir aileden biri olarak, Romence öğrenirken bu türkünün çocukluğumdan beri duyduğum Hıdırellez’i anlattığını öğrenmek bana farklı duygular hissettirdi. Yıllar önce çok sesli bir koroda bu parçayı coşkuyla söylediğimiz anlar da gözümde canlandı.

Ederlezi, sadece bir türkü değil. Bahar, kökler, dilekler, müzik ve hafızayla iç içe geçmiş bir his gibi.

Bu şarkının en sevdiğim versiyonu :

Hıdırellez’in Derin Anlamı, Tarihi ve Kökeni

Hıdırellez, dediğim gibi sadece bir kutlama değil, benim için kutlamadan çok içimdeki ışığı yakan, içsel derin anlamlar taşıyan bir ritüel olmuştur. Doğa ile yeniden bağ kurma zamanıdır. Bu gün, aynı zamanda Hızır ve İlyas Peygamberin buluştuğuna inanılan bir bayramdır. Umut, yarınlarımız için devam etmemizi sağlayan ışığımızdır. Işık söndüğünde ise karanlığın içinde gömülü kalırız. Hıdırellez, sadece baharın gelişini kutlamakla kalmaz, aynı zamanda umduğumuz yeni başlangıçlara, yenilenmeye ve bereket dilemeye de vesile olur. Ve o umut sonsuzdur. Görmek istersek doğa aracılığıyla hep bize hatırlatılır.

Hıdırellez’in kökeni, eski Türk ve Orta Asya kültürlerine dayanır. Hızır ve İlyas’ın buluştuğuna inanılır. Hızır, tüm dilekleri kabul eden, hayatı canlandıran ve zorlukları aşan bir figürdür. İlyas Peygamber ise insanlara rahmet ve bereketi getiren bir figürdür. Birçok kültür, bu özel günde doğayla olan bağlarını güçlendirir ve yeni başlangıçlara adım atar.

Hıdırellez’in Kutlama Geleneği

Hıdırellez, bazı geleneklerde ilk boğa yeni ayından sonraki gün diye anlatılır ama genelde 5 Mayıs gecesi kutlanır. İnsanlar, dilek dilemek ve kötü enerjilerden arınmak için ateş üzerinden atlarlar. Ateşin üzerinden atlanması, kötü enerjilerden arınmak ve yenilenmek anlamına gelir. Diğer bir gelenek de doğaya çıkmak ve yeniden doğmak adına doğaya bir şeyler bırakmaktır. Bazı bölgelerde, çiçekler ve sebzelerle yapılan süslemeler, bereketi çağırmak için evlerin etrafına yerleştirilir.

Hıdırellez’in 5 Mayıs gecesi kutlanmasının nedenine gelecek olursak, eski takvim sistemine dayanan bir mevsimsel geçişi simgelemesidir:

Eski takvime göre mevsim başlangıcıdır. Türkler ve birçok Anadolu-Balkan toplumu yılı ikiye bölermiş:

  • Kış günleri (Kasım Günleri): 8 Kasım – 5 Mayıs
  • Yaz günleri (Hızır Günleri): 6 Mayıs – 7 Kasım

Bu nedenle 6 Mayıs, Hızır’ın yeryüzüne indiği, bereket ve yaz mevsiminin başladığı gün kabul edilir. 5 Mayıs gecesi ise bu geçişin kutlandığı ritüel gecesidir. Halk inancına göre Hızır ve İlyas’ın buluştuğu gündür. İnanışa göre, her baharda Hızır (doğayı canlandıran) ve İlyas (suları ve bereketi yöneten) peygamberler yeryüzünde buluşur.
Bu buluşma 6 Mayıs’ta olur; halk da bunu kutlamak için 5 Mayıs gecesi ritüeller yapar. 5-6 Mayıs civarı, doğada her şeyin yeşerdiği, çiçek açtığı dönemdir.Yani insanlar bu zamanı hem baharın tam ortası hem de dileklerin en güçlü kabul olduğu an olarak görür.

Hıdırellez’in Ritüelleri ve Anlamı

Hıdırellez, sadece baharın gelişini kutlamakla kalmaz, aynı zamanda yeniliklere, arınmaya ve berekete adım atmak için yapılan bir dizi ritüel de içerir. Her yıl, bu özel günü kutlamak için farklı gelenekler uygulanır. İşte, Hıdırellez’in en bilinen ritüelleri:

  1. Ateş Üzerinden Atlamak: Ateşin üzerinden atlamak, eski inançlara göre kötü enerjilerden arınmayı, bedensel ve ruhsal yenilenmeyi simgeler. Hıdırellez gecesi, insanlar ateşi yakarak üzerinden atlar, bu şekilde hem fiziksel hem de manevi arınma sağlarlar.
  2. Gül Fidanına Dilek Bırakmak: Gül fidanı, Hıdırellez’in en önemli simgelerinden biridir. Gül, hem güzellik hem de bereketi simgeler. Beyaz kağıda yazılan dilekler, gül fidanlarına bırakılır. Bu ritüel, doğaya olan bağlılıkla birlikte dileklerin kabul olacağına inanılır.
  3. Kırmızı Kurdeleli Dilek Keseleri Niyetler kırmızı bir kese içine konur, içine bir miktar toprak, çiçek, pul, bereket objesi yerleştirilir.Bu kese ya gül ağacına asılır ya da yıl boyunca saklanır.
  4. Doğaya Bir Şeyler Bırakmak: Hıdırellez gecesi, insanlar doğaya bir şeyler bırakır. Çiçekler, sebzeler veya meyveler doğaya adanır. Bu ritüel, doğanın bereketini artırmayı ve insanların doğa ile olan bağlarını güçlendirmeyi amaçlar.
  5. Yastık Altına Gül Yaprağı Koymak (Rüya Ritüeli): Bekâr kızlar, 5 Mayıs gecesi yastık altına bir gül yaprağı koyar ve:“Rüyamda kısmetimi göreyim”
    diye niyet ederek yatarlar. Rüyada görülen kişi ya da semboller evliliği veya yeni başlangıçları simgeler.
  6. Ev Eşiğine Su Serpmek / Evi Tütsülemek:Sabaha karşı evin önüne su serpilir, ev tütsülenir. Bu evin içinden negatifin gitmesi ve bereketin artması için yapılır.
  7. Yedi Çeşit Otla Banyo Yapmak:Bazı bölgelerde yedi farklı çiçek ve otla kaynatılmış suyla banyo yapılır. Arınma ve şifa için.
  8. Hıdırellez Sofrası: Hıdırellez gecesi yapılan geleneksel yemeklerden biri, saçaklı börektir. Ayrıca, çörekler ve çeşitli tatlılar da bu özel günde pişirilir. Aileler ve arkadaşlar bir araya gelir, bu sofralarda dilekler dilemek ve iyi dileklerde bulunmak için bir araya gelirler.

Hıdrelez için küçük bir olumlama yazısı bırakıyorum;  “Doğanın yeniden uyandığı bu günde, ben de kalbimi tazeleyip umutla doluyorum. Dileklerim sevgiyle yola çıktı. Her şeyin hayırlısıyla, kolayca ve güzellikle gerçekleşmesine niyet ediyorum. Hayat beni destekliyor, evren dileklerimi duyuyor, doğa beni kucaklıyor.”

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Dilekleriniz gül yaprağında saklı sır gibi göğe yükselsin. Hızır ve İlyas’ın uğradığı her yer gibi, yüreğiniz de umutla yeşersin.

Yorum Yaz